Doğurganlıkta Vücut Kitle İndeksi
Karşınızda Nike (M)
Hamile kalmaya çalışırken kilon hakkında stres yapmamalısın. Hatta kilona dikkat etmene gerek bile olmayabilir. Bunun yerine neye odaklanman gerektiğini keşfet.
- Vücut kitle indeksi (BMI) hakkında duydukların (özellikle de doğurganlıkla ilgili olanlar) doğru olmayabilir. Üstelik bu rastlantısal sayıya fazla odaklanmak, doğurganlığını olumsuz etkileyebilir.
- Kalori alımını kısıtlamanın doğurganlığa faydası yoktur.
- Aşırıya kaçılmadığı sürece hareket etmek, hamile kalmaya çalışırken fiziksel ve ruhsal sağlık açısından çok yararlıdır. Rutinine yenilik gerekiyorsa NTC uygulamasındaki Nike Bir Anne Gibi Hareket Et programını incele.
Daha fazla bilgi edinmek için okumaya devam et…
*Bu içeriğin amacı, bilgi ve ilham vermektir; tanı, tedavi veya spesifik tıbbi tavsiye sunmayı amaçlamaz. Hamilelik öncesinde, sırasında ve sonrasında sağlıklı ve güvende kalabilmek için her zaman önce sağlık hizmetleri uzmanına danış.
Doğurganlığın gizemli bir tarafı vardır. Bir insanın hamile kalıp hamileliğini sürdürmesini etkileyen birçok faktör bulunur. Genetik, tıbbi geçmiş, rahim şekli ve spermin sahibini bunlara örnek gösterebiliriz. Bir diğer faktör ise yanıltıcı ve tartışmalı görülen vücut kitle indeksidir.
Gözlerini deviriyorsan yalnız değilsin. BMI, hiçbir zaman tıbbi amaçla oluşturulmadı. Bu matematik formülü (boy ÷ kilo² × 703), aslında 19. yüzyılda istatistik uzmanı Adolphe Quetelet tarafından beyaz, erkek ve Batı Avrupalı popülasyonların ortalama vücut ölçüsünü belirlemeye yönelik bir araç olarak geliştirildi. Diğer seçeneklere göre biraz daha iyi sonuçlar verdiğinden bu formül, yalnızca 1970'ler ile 1990'lar arasında bir süreliğine vücut ağırlığını değerlendirmek için tek tip bir ölçüm olarak kabul edildi. Günümüzde bile araştırmacılar ve Hastalık Kontrol Merkezi, bu formülün "bir bireyin vücut yağ oranını veya sağlık durumunu belirlemediğini" söylüyor.
Peki bu rastlantısal formülün rahmimizle ne ilgisi var? Birçok doğum kliniği, "yeteri kadar" kilo vermedikleri sürece BMI'sı belirli bir oranın üstünde olan hastalarla ilgilenmeyi kabul etmiyor. Bu, hem hastaları hem de pratisyenleri hayal kırıklığına uğratabilecek tartışmalı bir uygulama. BMI'nın "normal" aralığın üstünde veya altında olmasının, çeşitli sebeplerden ötürü doğurganlığın azalmasıyla ilişkilendirildiği doğru. Ancak Seattle'daki Pacific NW Fertility'de üreme endokrinoloğu ve kadın hastalıkları uzmanı ve Baby or Bust podcast'inin sunucusu Dr. Lora Shahine, insanların farklı kilolarda doğurgan ve "normal" kilolarda kısır da olabileceğini söylüyor. "Kesin bir sınır çizip birine 'BMI'nız çok yüksek veya çok düşük. Bu yüzden hamile kalamıyorsunuz." demek bazı faktörleri görmezden gelmektir.
BMI, buna neden olan faktörlerden biri olabilir ama yalnızca kiloya odaklanmanın yarardan çok zararı olacaktır. Araştırmalar bilinçli kilo kaybının genellikle geçici olduğunu ve ters tepebileceğini, sıklıkla yo-yo sendromuyla sonuçlanıp felç, kalp hastalıkları ve diyabet riskini artırdığını gösteriyor. Yani bu durum, genel sağlığımızı etkiliyor. Dr. Shahine, genel sağlığımızın üreme sağlığı üzerinde çok büyük bir etkisi olduğunu söylüyor.
Bu nedenle, Dr. Shahine'in dediği gibi "rastlantısal bir sayı" nedeniyle stres yapmak yerine hamile kalmaya çalışırken aşağıdaki birkaç tartışma götürmez eylemi göz önünde bulundurabilirsin.
1. Yemek ye (belki de düşündüğünden fazla).
New York City'de kayıtlı diyetisyen Willow Jarosh, "Yiyecek kısıtlamaları o kadar yaygın bir sosyal norm haline geldi ki birçok insan, keto diyeti uyguladığını veya işlenmiş gıdalardan kaçındığını fark etmiyor." diyor. Jarosh, yeterli kalori ve besin alımı için hamile kalmaya çalışanları diyetlerden uzaklaşmaya teşvik ediyor. Aslında bunu yapmak için düzenli şekilde ve doyurucu yemekler yemek yeterli.
Jarosh'ın doğurganlıkla ilgili bir diğer endişesi, kan şekerini dengelemek için besin tüketmek. Bu, özellikle CDC'ye göre kadınlarda kısırlığın en yaygın sebeplerinden biri olan insülin dirençli polikistik over sendromu (PCOS) görülen insanlar için önemli. PCOS'un doğurganlığa etkileri karmaşıktır ve tedavisi zaman alır ancak kan şekerini kolayca dengeleyebilirsin. Jarosh, "Her yemekte protein, karbonhidrat ve yağ tüketmeye çalış." diyor. Atıştırmalıklar da kan şekerini dengelemek için idealdir ve diyetini, yemeklerle her zaman depolayamayacağın besinler ve yiyecek gruplarıyla tamamlar.
Jarosh, yemek seçimlerin hakkında da çok fazla düşünmemeni söylüyor. Dr. Shahine de bunu destekleyerek doğurganlık sorunu yaşayan bazı hastaların, beslenmeye çok fazla odaklanıp popüler sağlık trendlerine yenik düşebileceğini belirtiyor. "Herkes 'Glüteni kesersen bir ay içinde hamile kalacaksın.' lafını duymak ister ama her tavsiye herkese uymaz." Şunu da belirtelim, sağlık durumu veya alerji sebebiyle diyetinde belirli değişiklikler yapman gerekiyorsa bunu kayıtlı bir diyetisyene danışmalısın.
2. Stres üzerine kaygılanmadan stresle başa çıkmaya çalış.
Stres döngü dengeni bozabilir ve doğurganlığını etkileyebilir. Ancak hamile kalmayı imkansız kılsaydı dünyada insan kalmazdı. Dr. Shahine, "Stresi tamamen ortadan kaldıramazsın ama etkisini azaltacak yöntemleri deneyebilirsin. Bunu hastalarıma sıkça söylüyorum." diyor. Stres, aslında doğası gereği kötü değildir. Savaş ya da kaç tepkisi hayatımızı kurtarabilir. Ancak Dr. Shahine, hayatını kurtarmakla meşgulken vücudunun üreme hormonlarıyla uğraşmayacağını söylüyor. Bir ayı tarafından kovalandığını düşün. Dr. Shahine şunu soruyor: "Ovülasyonuna mı odaklanırsın yoksa ayıdan kaçmaya mı çalışırsın?"
Seni kovalayan ayıyı tamamen görmezden gelemezsin. Ama arkadaşlarınla konuşarak, yürüyüşe çıkarak, yoga yaparak, komedi filmleri izleyerek, listeler yaparak veya sakinleşmene yardımcı olacak aktivitelere yönelerek zihnini meşgul eden düşüncelerin üstesinden gelebilirsin. Ancak stresli olman, hamile kalamayacağın anlamına gelmiyor. Dr. Shahine, insanların her tür stresli durumda hamile kaldığını belirtiyor. Mağara insanlarını düşün. Doğadaki vahşi hayvanlar onlara engel olmamış, değil mi? Yine de, stresini daha iyi yönetmenin sana bir zararı yok.
3. Vücudunu hareket ettir ama yorma.
Egzersiz, bir zamanlar hamile kalmaya çalışanlar için yasaklılar listesindeydi. Artık hareket etmenin, hamile kalmayı uman insanlar da dahil olmak üzere herkese faydası olduğunu biliyoruz. Bazı araştırmalar, vücut ölçüsü veya kilo değişimi fark etmeksizin fiziksel aktivitenin doğurganlığı ve menstrüel işlevi artırabileceğini gösteriyor. Ancak egzersiz çok kapsamlı bir terim. Mevcut bir rutinin varsa veya yeni bir rutine başlamak istiyorsan öncelikle doktoruna danış.
Zihinsel streste olduğu gibi, vücudunun fiziksel stres sonrası ne kadar iyi güç toplayabildiği de çok önemlidir. Dr. Shahine şöyle diyor: "Vücudunu fiziksel veya duygusal olarak stresli bir duruma soktuğunda, endorfin veya kortizol gibi hormonlar salgılamaya ve üreme hormonundan uzaklaşmaya başlar." Bu nedenle doktorlar, genellikle hamile kalmaya çalışan hastalarına yoğun bir yeni antrenman rutinine başlamalarını önermez. Dr. Shahine, yoğun rutini olanların ufak değişiklikler yapmasını veya yoğunluk düzeyi daha düşük alternatiflere yönelmesini öneriyor. Çok sık egzersiz yapan hastalarına bile, hormonal sorunlara veya ovülasyon sorunlarına yol açabileceği için yorulacak veya negatif kaloriye düşecek kadar çalışmamalarını öneriyor. Bunların dışında, hareketin iyi olduğunu savunuyor.
Günün sonunda, hamile kalmanı zorlaştıran faktörü hiçbir zaman öğrenemeyebilirsin. Ancak diyet kültürünü boş vererek kendine iyi bakmayı öğrenirsen geleceğe daha iyi hazırlanırsın.
Yazan: Kelsey Miller
Fotoğraflar: Vivian Kim
GÖZ AT
Anneliğin tüm aşamalarında daha fazla rehberlik almak mı istiyorsun? Antrenmanlar, sağlığa yönelik tavsiyeler ve daha fazlası için Nike Training Club uygulamasındaki uzman onaylı Nike Bir Anne Gibi Hareket Et programına başla.